Hayat Kadını Döven Pezevengi Dövdüm
Beyler hikaye şöyle, mekan İzmit, gecenin erken saatleri, Tam da zulme uğrayan kadınları zalimlerin elinden kurtardığım saatler. Hüseyin adlı bir arkadaşımın kuaförüne uğramıştım, dükkanı kapattıktan sonra iki kadeh bir şeyler içmek üzere Fethiye'den aşağı doğru yürümeye başladık. Gideceğimiz yeri Hüso biliyordu, yer yer ara sokaklara girip çıkıyorduk, kısa yol hesabı. Gene ara sokaklardan birinde ilerliyoruz, bir araba aniden yolun ortasında durdu, şoför ve yanındaki kadın arabadan fırladı...
Kadın uzun boylu, sarı saçlı at gibi bir karıydı, Adamsa kadının aksine oldukça kısa, kilolu, esmerdi. İkisinin de yüzünde zerre nur yoktu. Kadın feryat figan "Faruk abi yeter ya yeter, abi bak-" adam parmağını tehditkar bir biçimde salladı" Figen bin arabaya!" diye bağırdı. Hüsoyla birbirimize baktık, adımlarımızı yavaşlattık, Kadın devam etti "Ya abi bir dinle, o yavşak haftalardır benim peşimde, sanki bilmiyorsun" Adam yanıt verdi "Kızım ona da vermezsem bir getirin yok ki, ne demeye tutuyorum seni yanımda? Arıza çıkartma. valla sokaklara düşersin, bitiririm seni. Bin şu arabaya" sesler iyice yükseldi "Binmiyorum lan, canın cehenneme, siktir git!" Ön yolcu kapısını çarparak kapadı...
Arabanın geldiği yöne doğru yürümeye başladı Figen. Adının Faruk olduğunu öğrendiğimiz pezevenkte arabanın kapısını çarpıp telefonunu kontrol etti ve peşi sıra arkasından gitti. Hüso "bir şey yapacak kadına" dedi. Biz de uzaktan onları takip ettik. Pezevenk bunu kolundan tutup sarstı, "bana bak ben böyle şeylere gelemem, gideceksen paşa paşa gidersin" sırıttı "ama aylığın güme gider dedi" dedi. Kadın sinirinden gülmeye başladı "siktir oradan be" kolunu çekti. Oynayacak başka kozu kalmamış pezevenk buna gerilip hızlıca bir tokat patlattı "mınakodumunu' karısı" Artık bu meseleye ben de dahil olmuştum. Kimse benim yanımda bir kadına vuramazdı, Pezevengi cezalandırmalıydım. Seslendim, "Şşt! Hop!" Hüso bana yaklaştı "oğlum bulaşma gidelim işte, belli pezevenk işte, bunun arkası vardır" dedi. Bendeyse çoktan şalteer atmış, tartışmanın döndüğü yere yavaş yavaş yürümeye başlamıştım. Pezevenk kafasını çevirdi "Buyur kardeş? Bir şey mi var?" diye sordu, nasıl bir manyağa bulaştığından bihaber...
Elemanla aramızda 5 metre ya var ya yok, hiçbir şey demeden öylece duruyoruz, arkama döndüm baktım Hüseyin çıkarmış telefonu video çekiyor (senin ben amınakoyim Hüseyin) döndüm önüme; adamla bakışıyoruz, "alıcı mısın?" sorusu ile yöneldi. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Adamın üzerine Baltalı İlah Zagor gibi uçtum "AHYAAAAK!" bir tane patlattım, "para karşılığı sevişen biri gibi mi gözüküyorum amınakodumun pezevengi" dedim. Adam hemen toparlandı, kısacık kolları ile yumruklar savuruyordu ama nafile, kolayca kaçındım. Birbirimize girmiştik, bir o vuruyordu bir ben. Geriye çekilip adama bir tekme savurdum, adamın karın boşluğuna gelmiş olacak, iki büklüm oldu, dizlerinin üzerine çöküp nefesini toplamaya çalışıyordu, yanına eğildim "Kadına vurulur mu lan hiç?" Dedim. Ben böyle salak salak konuşurken adamın bıçağını çekmiş olduğunu fark etmekte geç kalmıştım...
Adam koluma saplayıverdi bıçağını, acı içinde bağırdım, ardından bir hissizlik geldi. İlk defa bıçaklanmıştım, adama artık devamlı vuruyordum. İki elini yüzüne siper etmiş öylece yerde yatıp bağırıyordu. kaldırdım bunu yerden, park halindeki bir arabaya yasladım. Yolun karşısına geçip hızla koşmaya başladım, arabanın dibindeki sokak direğinden faydalanarak adama en beterinden 619'u çektim. Adam oracıkta bayıldı, Hüseyin kenardan "iyi misin lan" diye bağırdı, "hüso" dedim, "bir daha seninle bir yere gidersem yedi cihan beni siksin"...
Figen hanımdan da taksi parası rica ettik, sağolsun verdi...
Beyler hikaye şöyle, mekan İzmit, gecenin erken saatleri, Tam da zulme uğrayan kadınları zalimlerin elinden kurtardığım saatler. Hüseyin adlı bir arkadaşımın kuaförüne uğramıştım, dükkanı kapattıktan sonra iki kadeh bir şeyler içmek üzere Fethiye'den aşağı doğru yürümeye başladık. Gideceğimiz yeri Hüso biliyordu, yer yer ara sokaklara girip çıkıyorduk, kısa yol hesabı. Gene ara sokaklardan birinde ilerliyoruz, bir araba aniden yolun ortasında durdu, şoför ve yanındaki kadın arabadan fırladı...
Kadın uzun boylu, sarı saçlı at gibi bir karıydı, Adamsa kadının aksine oldukça kısa, kilolu, esmerdi. İkisinin de yüzünde zerre nur yoktu. Kadın feryat figan "Faruk abi yeter ya yeter, abi bak-" adam parmağını tehditkar bir biçimde salladı" Figen bin arabaya!" diye bağırdı. Hüsoyla birbirimize baktık, adımlarımızı yavaşlattık, Kadın devam etti "Ya abi bir dinle, o yavşak haftalardır benim peşimde, sanki bilmiyorsun" Adam yanıt verdi "Kızım ona da vermezsem bir getirin yok ki, ne demeye tutuyorum seni yanımda? Arıza çıkartma. valla sokaklara düşersin, bitiririm seni. Bin şu arabaya" sesler iyice yükseldi "Binmiyorum lan, canın cehenneme, siktir git!" Ön yolcu kapısını çarparak kapadı...
Arabanın geldiği yöne doğru yürümeye başladı Figen. Adının Faruk olduğunu öğrendiğimiz pezevenkte arabanın kapısını çarpıp telefonunu kontrol etti ve peşi sıra arkasından gitti. Hüso "bir şey yapacak kadına" dedi. Biz de uzaktan onları takip ettik. Pezevenk bunu kolundan tutup sarstı, "bana bak ben böyle şeylere gelemem, gideceksen paşa paşa gidersin" sırıttı "ama aylığın güme gider dedi" dedi. Kadın sinirinden gülmeye başladı "siktir oradan be" kolunu çekti. Oynayacak başka kozu kalmamış pezevenk buna gerilip hızlıca bir tokat patlattı "mınakodumunu' karısı" Artık bu meseleye ben de dahil olmuştum. Kimse benim yanımda bir kadına vuramazdı, Pezevengi cezalandırmalıydım. Seslendim, "Şşt! Hop!" Hüso bana yaklaştı "oğlum bulaşma gidelim işte, belli pezevenk işte, bunun arkası vardır" dedi. Bendeyse çoktan şalteer atmış, tartışmanın döndüğü yere yavaş yavaş yürümeye başlamıştım. Pezevenk kafasını çevirdi "Buyur kardeş? Bir şey mi var?" diye sordu, nasıl bir manyağa bulaştığından bihaber...
Elemanla aramızda 5 metre ya var ya yok, hiçbir şey demeden öylece duruyoruz, arkama döndüm baktım Hüseyin çıkarmış telefonu video çekiyor (senin ben amınakoyim Hüseyin) döndüm önüme; adamla bakışıyoruz, "alıcı mısın?" sorusu ile yöneldi. Bu bardağı taşıran son damlaydı. Adamın üzerine Baltalı İlah Zagor gibi uçtum "AHYAAAAK!" bir tane patlattım, "para karşılığı sevişen biri gibi mi gözüküyorum amınakodumun pezevengi" dedim. Adam hemen toparlandı, kısacık kolları ile yumruklar savuruyordu ama nafile, kolayca kaçındım. Birbirimize girmiştik, bir o vuruyordu bir ben. Geriye çekilip adama bir tekme savurdum, adamın karın boşluğuna gelmiş olacak, iki büklüm oldu, dizlerinin üzerine çöküp nefesini toplamaya çalışıyordu, yanına eğildim "Kadına vurulur mu lan hiç?" Dedim. Ben böyle salak salak konuşurken adamın bıçağını çekmiş olduğunu fark etmekte geç kalmıştım...
Adam koluma saplayıverdi bıçağını, acı içinde bağırdım, ardından bir hissizlik geldi. İlk defa bıçaklanmıştım, adama artık devamlı vuruyordum. İki elini yüzüne siper etmiş öylece yerde yatıp bağırıyordu. kaldırdım bunu yerden, park halindeki bir arabaya yasladım. Yolun karşısına geçip hızla koşmaya başladım, arabanın dibindeki sokak direğinden faydalanarak adama en beterinden 619'u çektim. Adam oracıkta bayıldı, Hüseyin kenardan "iyi misin lan" diye bağırdı, "hüso" dedim, "bir daha seninle bir yere gidersem yedi cihan beni siksin"...
Figen hanımdan da taksi parası rica ettik, sağolsun verdi...