27.02.25 Türkiyenin kendi ayağına sıkması
PKK yönetim kadrosunun hala "esir" olan sözde önderlerinin kararını yok sayması bir ihtimal. Ancak bence bugün Türkiyenin yaptığı en büyük yanlış, Abdullah Öcalan'ı Türkiye Kürtlerinin meşru lideri olarak tanıması oldu. Meydanlardaki dev ekranlarda onbinler, evlerindeki ekranlarda milyonlar Öcalan'ın kararlarını ona "sayın" ve "büyük önder" olarak hitap eden DEM Parti liderleri ve önde gelenlerinden dinlemişken, bundan sonra Apoya karşı "bebek katili" veya "terörist elebaşı" demenin ne gibi etkisi kalacak? Bahçeli'nin kişisel olarak başlattığı bu sürecin ciddi şekilde "Abdullah Öcalan Türkiye Kürtlerinin önderidir" olumlamasına evrilmesi sonrası, Türkiye Öcalan ve sembolize ettiği davanın karşısında durmaya vatandaşlarını nasıl ikna edecek?
Türkiye 2015'ten beri Tunceli'den başlattığı çeşitli harekatlar ve operasyonlar ile PKK'yı Gare'ye kadar itmiş, tarihte ilke kez Irak'ta Haftanin'de, Metina'da ve Hakurk'ta; Suriye'de Tel Abyad ve Resulayn'da kalıcı üslenmeler kurmuşken, nasıl olur da şimdi tüm bu askeri başarının getirdiği olan psikolojik zafer hiç edilir? Ayrılıkçı Kürtlere verilen bu enerji, tanınma ve "zafer" ile Kürt sorununun artık ayrılıkçı perspektifi meşru ve hukuki bir zemine taşıdığı bana göre aşikar. Öcalan artık meşru bir siyasi figürdür.
Ve bunu da panik ve ne söyleyeceğini bilemez halde "Türkiyede resmi dil Türkçe kalacaktır, sorun yok" ve "PKK silah bıraksın sorunlar bitecek" diye geçiştiren haber sunucuları ve yorumcularının yüzlerinde farkettim, az önce konuştuğum 2 emekli kurmayın sessizliğinde duydum ve DEM Partinin alkışlarında gördüm.